20 Ocak 2010

Yakın Tarihten Bazı Tuhaflıklar: Elekdağ mektubu ve sonrası

13 Nisan 2005 tarihinde, TBMM özel bir oturumla Ermeni meselesini tartıştı. "Ermeni iddiaları"nın, 1915'in 90. yıldönümünde dünya çapında ivme kazanacağı öngörüsüyle Türkiye'nin bundan sonraki dış politika çizgisinin de masaya yatırıldığı toplantı sonunda, Birleşik Krallık parlementosuna, başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anamuhalefet lideri Deniz Baykal ve tüm milletvekilleri tarafından imzalanan bir mektup yollanılmasına karar verildi. BK parlementosundan, "Ermeni tezlerinin ana dayanak noktası" olan "Mavi Kitap’ın tarihi bir belge olarak geçersiz ve asılsız olduğunu ilan etmek suretiyle ortak tarihimizin bu önemli kısmına açıklık getirilmesini(n)" istendiği bu mektup, temelde CHP İstanbul milletvekili, emekli diplomat Şükrü Elekdağ'ın girişimi sonucu kaleme alınmıştı. Elekdağ, kitabın yazarlarından Arnold Toynbee'nin bile anılarında bu kitabın mesnetsizliğini, savaş propogandası olduğunu itiraf ettiğini belirtiyordu. Aktarılan gizli tanıklıkların kimlere ait olduğu 1999 yılında İngiliz arşivlerinde bulunan bir belgeyle kanıtlanmıştı: tanıklıkların çoğu Amerikan misyonerlerine, Ermeni aktivistlere, özetle, "konuya taraf olan ve icra ettikleri dini ve siyasi görevler nedeniyle yansız bir tutum içinde olmaları mümkün olmayan kişiler(e)" ait, yer yer düzmece metinlerdi. Eğer bunlara dayanan kitabın sahteliği ortaya çıkacak olursa, Elekdağ'ın fikrine göre Ermeni iddiaları da büyük ölçüde yanlışlanacaktı.

Konuyla ilgili yorumlarda bulunan akademisyenlerden Ayhan Aktar Radikal gazetesinde bir yorum, Taner Akçam da Birikim dergisinde daha uzun ve kapsamlı bir yazı yayımladı. Aktar özetle Mavi Kitap'ın "Ermeni tezleri"nde hiç de merkezi bir yer işgal etmediği düşüncesini savundu. Akçam ise yazısında, Mavi Kitap'ın propoganda amacıyla kullanılmış olmakla birlikte gerçek dışı tanıklıkları içermediğini, Toynbee'nin de hiçbir zaman böyle bir iddiada bulunmadığını, Elekdağ'ın (ve fikirlerinin kaynağı konumundaki Justin McCarthy'nin) Türkiye'yi rezil ettiğini ve Britanya'nın bu mektubu ciddiye almayacağını ümit ettiğini belirtti.

Fakat mektup Londra'da yankı buldu. Aynı yılın Ekim ayında, Britanya Parlementosu'nda, Elekdağ'ın "Ermeni tezleri" diyeceği pozisyonun Britanya siyasetindeki en önemli himayedarlarından olan Lord Avebury'nin başkanlığında bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, Ermeni araştırmacı Ara Sarafyan tarafından mektubun içeriğine yanıt verildi. Daha öncesinde de, Temmuz ayında, Britanya'nın Türkiye büyükelçisi, dönemin TBMM başkanı Bülent Arınç'a yazdığı, Murat Belge tarafından değinilen bir mektupta, "[yollanan] mektubun Avam Kamarası Kitaplığı'na konduğunu ve bütün üyelere açık olduğunu, [...] yazarlar Lord Bryce ile Arnold Toynbee'nin bu kitapta propaganda amacıyla gerçekleri çarpıttığına dair ciddiye alınabilecek bir eleştiri, bir tespit yapılma[dığını] ve savaş koşullarında böyle bir kitabın yayımlanması, propaganda anlamında bir işlev görmüş olsa da, böyle olması[nın], kitapta anlatılan şeylerin doğru olmadığı anlamına gelme[yeceğini]" bildiriyordu. Belge'nin konuyla ilgili dikkat çekici bir yorumu da var. Halihazırda Ermeni Soykırımı tartışmaları dahilinde Türkiye'yi sıkıştıran devletlerden olmayan Birleşik Krallık'a durduk yerde sataşmayı, (ve sonrasında gelen yanıtları dikkate almamayı) yersiz ve gereksiz buluyor.

Murat Belge'nin açıklamadığı bir bilgilenme kaynağına dayandırdığı bir diğer iddiası şu şekilde: "Lord Avebury, mealen, "Mavi Kitap sizin iddianız hilafına doğrudur. Siz ısrar ediyorsanız, gelin bazı uzmanlar ve bazı milletvekillerinden oluşan bir panel halinde bunu tartışalım" demiş, cevap çıkmayınca TBMM'nin 550 milletvekiline çağrısını iletmiş ve gene cevap alamamış." Murat Belge'nin konu ile ilgili yazılarına yanıtlar yazan Şükrü Elekdağ, yazısında, Lord Avebury'nin TBMM başkanı Arınç'ın muhatabı olmadığını, dolayısıyla söylediklerinin yollanan mektuba bir cevap teşkil edemeyeceğini; Arınç'ın muhatabı olan Lordlar ve Avam Kamaraları başkanlarının yazdıkları cevabi mektuplarda TBMM'nin öne sürdüğü tezleri çürütecek, "kitabın uydurma ve düzmece olduğunu ret anlamında bir tek söz dahi" söylemediklerini ve dolayısıyla Mavi Kitap'ın düzmeceliğini sükût yoluyla ikrar ettiklerini; Lord Avebury'nin davetinin kendisine ulaşmadığını, zaten Lord'un yollanan mektubun iadesi yönündeki teklifine de bütün Parlementodan yalnızca "müzmin Türk karşıtı" 33 üyenin imza koyduğunu ve Lord Avebury'nin PKK destekçisi olduğunu belirtti.

Şükrü Elekdağ'ın bundan sonraki icraatının arasında, 2009 yazında, Mavi Kitap'ın sansürsüz, belgeli, dipnotlu Türkçe baskısının TBMM'deki tüm milletvekillerine yollanması girişimini, TBMM başkanı Toptan ile derhal temasa geçerek engellemek de var. Elekdağ'ın bu olay hakkındaki yorumu da şöyle: "Yalan dolu olduğu bizzat kitabı hazırlayan Arnold Toynbee tarafından itiraf edilen bir kitabın dağıtımını önlemenin bir görev olduğu bilinciyle böyle hareket ettim. Bunun sansür olduğunu filan düşünmüyorum. Propaganda kitabının yayılması ve dağıtılması doğru olmaz."

1 yorum:

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Buradan neyi anliyoruz? Milletvekilleri altina imza attiklari mektupta elestirdikleri kitabi okuyamazlar, propaganda olur.

Bir eski buyukelciye yakisir bir davranis.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails