23 Şubat 2011

Cadının Bohçası

Geçenlerde Kumbaracı50'de Esmeray'ın “Cadının Bohçası” başlıklı gösterisini izlemiştik. Kumbaracı50'yi bilmeyenler belki en azından geçen sene olanları hatırlıyordur: Altıdan Sonra Tiyatro topluluğunun yarattığı bu mekân, “Yala ama Yutma” adlı misafir bir oyunun provaları esnasında Vakit gazetesinin çıkardığı yaygaraları 'gören' Beyoğlu Belediyesi insanları tarafından, acil çıkış merdiveni olmaması gerekçe/bahanesiyle bir süre kapatılınca gündeme oturmuştu. Sonradan merdiven yapıldı ve mekân hayata geri döndü. Vakit gazetesi bir aralar Cadının Bohçası için de bir yaygara koparmış fakat bu sefer görevli/sivil mü'minleri pek harekete geçirememiş, transseksüel, kemalist ve feminist Esmeray'ın, kültür ajanları tarafından gizli fon ödenen gösterisi aracılığıyla feminizm propagandası yapmasına, toplumun İslami değerlerine milliyetçilik yaftası yapıştırmasına ve masum dimağları kirletmesine engel olamamış. (İbareler tamamen Vakit'e aittir!) İşte mekân odur ve gösteri de odur.

Cadının Bohçası dramatik bir eser değil, bir tek kişilik gösteri. Tanıtım metninde şöyle deniyor: 
CB, ayrımcılıkların kesişiminde, hem transseksüel hem de Kürt olarak şiddete, milliyetçiliğe ve ataerkil değerlere karşı direnen bir feministin hikâyesi. Eşcinsellikten transseksüelliğe geçişinde feminizmin farkına vararak, seks işçiliğini bırakan ve kadın hareketinin içinde yer alan Esmeray'ın oyunu, gerek Kars gerekse İstanbul'daki toplumsal cinsiyet, etnisite ve sınıf ilişkilerini feminist bir perspektiften mizahi bir dille sunmakta.
[Bu metni bir feminist “scholar”ın şekillendirdiği nasıl da belli, değil mi? Maşallah Esmeray hayatı boyunca literatürdeki birtakım kavramlar çerçevesinde, onlar uyarınca yaşamış, yapıp ettiği her şey gelip bir kavramın dibine oturmuş. Bir kavramın prangayı çakmadığı hiçbir yaşantı parçası yok; olsaydı da zaten hemen kavramı üretilirdi. Şiddet karşıtlığı, eşcinsellik, transseksüellik, seks işçiliği, kadın hareketi, toplumsal cinsiyet, etnisite, sınıf ilişkileri... (Bir de gösterinin bir yerinde bizzat Esmeray tarafından dur durak bilmeyen bu kavramsallaştırmalara isyan edilmesi söz konusu, ki ne güzel bir ironidir!) Neyse ki, gösterinin kendisi bize bir scholar'ın aktarımıyla gelmiyor. Bu tanıtım metninin tanıttığı gösteriden bambaşka bir gösteri izledim diyebilirim ve bence de bu çok daha iyi oldu. Bana kavramların çizdiği kesinliklerin içinde usul usul akıp giden bir hikaye değil, karşısına gelen kazaların, bir alay gailenin hep yıkmaya çalışıp bitiremediği, yenemediği sonsuz enerjili bir hayat sunuldu. Aktarımdaki tek soyutlama, her seferinde başına gelenlere kapılıp yittikçe yitmek yerine ayağa kalkıp devam etmek yönünde müthiş bir irade gösteren Esmeray ablamızın kendisi tarafından yapılıyor. Binde biri bile alelade birine, (mesela ofisinde kavramlar üreten scholar'ı veya kendisi hakkında atıp tutan Vakit'teki zavallılara) feleğini şaşırtacak, yerleri öptürecek tecrübeleri, bakkaldan ekmek almak kabilinden basit şeylermiş gibi, biraz yabancılaşarak ve tepeden bakarak aktarıyor; ki böyle bir soyutlamaya ancak saygı duyulabilir.]

Cadının Bohçası'nın yarattığı hayranlıkla Esmeray'ın bir diğer gösterisine gittik; bu sefer Harbiye'deki Mekân Artı'da: Dario Fo ve Franca Rame'nin geç dönemlerine ait feminist (ve Kemalist) oyunlardan “Yalnız Kadın”. Kısa bir oyundu, tadı tuzu pek yoktu, diğer gösteriden farklı olarak Esmeray bu oyunda “oynuyordu” ve net şekilde kötü bir oyunculuktu. Durumu nasıl değerlendirmem gerektiğini bilemedim, hâlâ da kararsızlık içindeyim. Bence biraz sıkıntılı bir durumdu; anlatayım.

Kötü bir yorum ve kötü bir oyundu bana göre. Memnuniyetsizlik duyulur, sarf edilen zaman/paraya yanılır. Rahatsızlık hissetmem lazım. Ama hissetmiyorum. Muhtemelen önceden Cadının Bohçası'nı izlediğim ve Esmeray'ın hikâyesini öğrenmiş ve takdir etmiş olduğum için oluyor bu. Ama böyle yapınca adaletin gözündeki bağ çözülüp atılmış olmuyor mu? Tanıdığın ve önceden sempati duyduğun biri, kötü bir üretimde bulununca kötüyü görmeyi- mi -veriyosun? Eşine dostuna goygoy yapan yerleşik tiyatro eleştirmeni davranışı gibi oldu; adil tiyatro izleyicisi davranışı değil. Fakat Esmeray'ı seviyorum diye oyunu beğenmiş de değilim; yani Esmeray hakkındaki pozitif peşin hüküm, performansı net bir şekilde kötü olarak nitelememe engel olmuyor. Sadece net bir şekilde kötü olduğunu bilmeme rağmen, bundan rahatsız olmuyorum, kendimi bu oyunu izleyerek hata etmiş hissetmiyorum. Önümüzden geçip gidenler “Ne yaptık abi biz?” der gibi gidiyorlardı, çünkü Esmeray'ı tanımıyorlar. Yoksa içten içe bon pour l'Orient misali, “Esmeray için iyi” bir performanstı mı diyorum? Yani normal bir tiyatrocunun normal bir oyunu olsa yaygara koparılır, fakat Esmeray'ın bir yere kadar kötü oynama hakkı var. Çünkü o profesyonel bir tiyatrocu değil. Sade o yüzden mi? Bir de birkaç damgalanmış kimliğe birden sahip olan biri aynı zamanda, bunu bilmiyormuşuz gibi yapamayız. Damgalanmışlığını da gözeterek, bu sefer onu tiyatro izleyicisi adaletinin bağlı gözüyle değerlendirmeyip hoşgörüveriyoruz! Hoşgörüvereni tepedeki yerine, damgalıyı da aşağıdaki kendi yerine sabitleyen o iğrenç tavrı mı tekrar ediyoruz yani? Damgalanmışı nasıl değerlendirmeli; körü körüne mi, damgasını gözeterek mi? Hangisi damgalanmışlığı ortadan kaldırmaya yönelik bir davranış?

Acaba Esmeray bu oyunuyla nasıl değerlendirilmek istiyor, o var bir de: normal bir oyuncuyla aynı standartlara göre mi, yoksa “özel kontenjanın” standartlarına göre mi? Şu röportajdan anlaşıldığına göre biraz uzun bir süredir tiyatroyla uğraşıyormuş; hatta kurgusal oyunlarla olan mesaisi, stand-up'ından öncesine dayanıyormuş. Şimdi ona desteklenesi bir heveskâr mı demeliyiz hâlâ, yoksa kötü bir oyuncu mu? Peki izleyiciler onu nasıl değerlendiriyor? İzleyenlerin arasında duruma şu yukarıdaki hoşgörür bon pour Esmeray'cı tavırla bakan, "olağan olan, senden olağan bir şey çıkmaması; senden olağan bir şey çıkınca çok beğeniyoruz o yüzden" demeden öyle demiş olan çok gafil olduğuna eminim. O duruma düşme riski varsa ve o gafletten kendini tefrik etmek öyle ha deyince yapılamıyorsa, acaba kafadan beğenmeyip nereden geldik bu kötü oyuna diyen mi doğru yapıyor; ay canım bir şeyler yapmaya çalışmış işte ne var diyen mi? Doğruluk tiyatro açısından mı, Esmeray açısından mı?

...

Esmeray'a büyük saygı ve sempati duyduğumu tekrar vurgulayayım ama oynadığı oyun hakkında net bir karara varmama hakkım saklı kalsın; öyle bitireyim. 

-----
Son bir notum var:: Kürtçenin hane halkı dili olmaktan yaklaşık bir nesil önce çıktığı bir Kürt ailesine mensubum. Kürtçe bilmiyorum ama bunu kendime bir psikolojik vaka edinmiş de değilim. Yine de dil konularıyla çok ilgiliyim. Belki de bana hep yakınlarımı hatırlattığı için, Kürt Türkçesi benim inanılmaz yakınlık duyduğum ve sevdiğim bir Türkçe şivesidir. Onu standart Türkçeyle kıyaslamam, defolu bulmam. Ne kadar koyu olursa o kadar severim hatta. Esmeray ablanın Türkçesine de kurban olurum.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails