"Flights into the imaginary, just like revolutionary declarations, are also ways to seek refuge from powerlessness" P.B.
03 Ağustos 2010
Nigar Sami Hanım
Bu fotoğrafı, 2007 yazında Sinop'ta çekmiştim. Daha sonra, K. Sami paşanın etrafındakilere çok çektirmiş biri olabileceğini düşündüğümü belirterek Picasa internet albümlerine koymuştum da kimliği belirsiz bir kişi, ülkenin kurulmasında önemli rol oynamış bu kumandan hakkında dalga geçici şeyler yazmamamı öğütleyen bir yorum bırakmıştı. Peki şimdi bu mezar taşını hatırlamanın manası ne? Tabii ki geçen gün bahsettiğim kitaptaki Tomris Özden'in röportajı. Tomris Hanım bu röportajda, subayların rütbelerine göre eşlerinin ve ailelerinin de yerlerinin değiştiği kapalı devre bir sosyal durumdan, sıkı bir hiyerarşiden bahsediyordu. Bu mezar taşında da günümüzdeki durumun kökenlerini aydınlatıyor. "Kurucu babalar"ın Bank Asya ligine belki girebilecek olan Kemalettin Sami Paşa'nın Sinop'taki çok yüksek rayici, ablasının mezar taşına yansımış. Kadının adı yok değil belki ama adı dışında da hiçbir şeyi yok; mezar taşı birkaç kelime hariç mezarın sahibinden değil, onun kardeşinden bahsediyor.
Kemalettin Sami Paşa, 1934'de Almanya'da ölüp İstanbul'da gömülmüş. (1933'te bir kaza geçirmiş, uzun süre hasta yatmış, iyileştikten kısa süre sonra da ölmüş. Arada hiç Hitler ile görüşmüş mü acaba?) Bir yerde Balkan Savaşı'nda, bir yerde de "Yanya Kolordusu Birinci Şube Müdürüyken" sağ kolundan yaralanarak sakat kaldığı, Çolak Kemal olarak anıldığı bildiriliyor. Yaralanmayı Balkan Savaşı'nda diye gösteren kaynak, paşanın Birinci Dünya Savaşı'nda on üç, Kurtuluş Savaşı'nda da yirmi iki yerinden yaralandığını söylüyor. Kaç olursa olsun, on altısının göküsten ve duşman kurşunundan olduğunu biliyoruz en azından! Kurtuluş Savaşı esnasında ayrıca İnönü ile bir giderleşmeleri mevcut. İnönü'nün kendisinin emrine atamak istediği, ileride Gnl. Kur. Bşk. olacak olan bir subaya itiraz ederek istifasını vermiş. İkbalini kapatmıştır bu olay belki. Bir de, Oğuz Atay'ın kulakları çınlasın, tıpkı onun kendi babasına dediği gibi, paşa doğru anda doğru yerde yetişkin bir kimse olarak bulunarak, bugün yurdun çeşitli bölgelerinde okullara, caddelere ismini vermiş. Bu enteresan paşanın ablasının mezar taşından görünen irtihal tarihi, neredeyse otuz sene sonra. Bu durumda etrafındakilere çektirmiş olan pekâlâ Nigâr Sami Hanım da olabilir. Sinop'un tek büyük kahramanının ablası olarak epey enteresan bir hayat sürmüştür diye tahmin ediyorum.
Bu mezarlıkta başka ilginç simalar da yatmaktaydı. Dalgaları yaran ve üzerinde "Bitmez demiştik, bitmedi..." yazan gemi şeklindeki mezar taşı; "Türkiye'yi seven insan" James Max Ogborn'un mezarı (muhtemelen şehirdeki radar üssünde çalışmış); babası "kalaycı", oğlu belediye başkanı olan sosyal merdiven tırmanıcı aile; Tek Parti dönemini anlatan yazılarda bahsi geçen local notable'ın net örneği, "emekli polis memuru", "deri ve barsak taciri" ve "hacı" olduğu belirtilen Yahya efendi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Kafası derli toplu blogları severim. Burayı da gizli bir hazine gibi kimseyle paylaşmadan, bencilce izlemek isterim. Sevgiler.
Elmoş hislerime tercüman olmakla kaymayıp, benim beceremeyeceğim berraklıkta anlatmış.
Mahçup ettiniz, sağolun ve takipler karşılıklı.
Yorum Gönder